|
Tweet |
Kazım sadece bir müzisyen değil; sömürünün, savaşın, asimilasyonun ve doğa talanının karşısında bir direnişçiydi. Lazca, Gürcüce, Hemşince ve Türkçe söylediği her ezgi, bu toprakların çok kültürlü yapısına ve halkların kardeşliğine bir selamdı.
Karadeniz’in dağlarını delik deşik eden maden şirketlerine, HES’lerle dereleri kurutan rant düzenine, emeği yok sayan bu çürümüş düzene karşı bir ses, bir itirazdı Kazım. O yüzden onun şarkıları sadece notalardan ibaret değildi; bir başkaldırı çağrısıydı.
Bir konserinde “Ben dünyanın en güzel yerinde, en kötü şey olan sınırın üstünde doğdum” derken, aslında bu coğrafyanın tüm ezilen halklarına, tüm emekçilerine sınırların, ulusların, patronların çizdiği yapay ayrımların karşısında omuz omuza durmanın gerekliliğini haykırıyordu.
Kazım Koyuncu’yu anmak; sadece onu dinlemek değil, onun söylediği gibi “dünyayı güzelleştirmek için direnmek”tir. Onu akciğer kanserine götüren Çernobil felaketi de, bu düzenin insanı ve doğayı hiçe sayan sömürü politikalarının en çıplak haliydi.
SAYGIYLA ANIYORUZ!