|
Tweet |
Havzada suyun %60’ı yeraltı kaynaklarından sağlanıyor. Ancak kullanılan 90 binin üzerindeki kuyunun neredeyse yarısı lisanssız. DSİ verilerine göre, yeraltı su seviyesi her yıl ortalama bir metre düşüyor. Bazı bölgelerde bu kayıp iki-üç metreye kadar çıkabiliyor. Bu düşüş, göllerin kurumasına, tuzluluğun artmasına ve ekosistemlerin geri dönülemez biçimde bozulmasına neden oluyor.
İklim değişikliği de tabloyu daha karanlık hale getiriyor. Yağışlardaki %5-10’luk azalma, yüzey su kaynaklarını %36’ya varan oranda azaltabilir. Bu durum, özellikle göllerdeki tuzluluk oranlarını artırıyor ve başta kuşlar ile endemik balık türleri olmak üzere birçok canlının yok olma riskini büyütüyor. Nitekim bölgedeki kuş türü çeşitliliği %22 azaldı; endemik balık türlerinin %61’i ise tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.
Sulama ihtiyacının artmasında en büyük pay, yüksek su tüketen ürünlerin yaygınlaşması. Şeker pancarı, mısır ve yonca, Konya Havzası’ndaki ekim alanlarının önemli bölümünü oluşturuyor. Ancak bu ürünler hâlâ açık kanal gibi verimsiz yöntemlerle sulanıyor. Bu da, Mavi Tünel gibi büyük altyapı projeleriyle bölgeye getirilen suyun ciddi oranda israf edilmesi anlamına geliyor.
Uzmanlara göre, çözüm su talebini kontrol altına almaktan geçiyor. Lisanssız kuyuların denetimi, damla sulama gibi modern yöntemlere geçiş ve iklim koşullarına uygun ürün desenine dönüş, bölgenin sürdürülebilirliği için acil adımlar olarak öne çıkıyor. Aksi takdirde hem tarım hem de ekosistem açısından geri dönülemez bir çöküş yaşanabilir.