|
Tweet |
Edremit ve çevresinde binlerce kişinin içme ve tarımsal sulama suyu ihtiyacını karşılayan Madra Barajı, iddialara göre büyük bir çevresel yıkımın eşiğinde. İzmir-Balıkesir sınırında yer alan barajın su seviyesi her yıl ciddi şekilde azalıyor. Köylüler, çevre örgütleri ve yerel yöneticiler, bu düşüşün ardında maden şirketlerinin yürüttüğü kontrolsüz sondaj faaliyetlerinin olduğunu belirtiyor.
Çamavlu Köyü Muhtarı Mustafa Kocataş, altın madenlerinin ÇED raporlarını alabilmek için civar köylere 60 kamyon yem dağıttığını öne sürdü. “Şirket ÇED sürecinde sessiz kalınması için çeşitli yöntemler uyguluyor. Ev hanımlarına Bağ-Kur sigortası bağlandığı bile söyleniyor. Belediyeler ise sponsorluklarla susturuluyor” diyen Kocataş, bazı orman yangınlarının da ÇED başvuruları reddedilen alanlarda bilinçli çıkarıldığını iddia etti.
Muhtar Kocataş, “Madra Dağı’nı bir apartman gibi düşünün. Arka tarafında yapılan sondajlardan sonra su damarları kurutuldu. Yeraltı sularına beton dökülerek damarlar kesiliyor, bu sular madenin hizmetine sunuluyor” dedi. Sondaj faaliyetlerinin ardından köydeki doğal kaynakların her yıl %10 oranında azaldığını da sözlerine ekledi.
EGEÇEP (Ege Çevre ve Kültür Platformu) Bergama temsilcisi Erol Engel, Nurol Holding'e bağlı TÜMAD Madencilik’in yılda 800 bin ton yeraltı suyu tükettiğini, bu rakamın Burhaniye’nin yıllık su kullanımının dört katı olduğunu açıkladı. Engel, “Maden şirketi Madra Barajı’ndan da resmi olarak su talep etti. Bu, 500 bin kişinin yaşadığı bir bölgenin susuz bırakılması anlamına gelir” dedi.
Ayrıca Engel, Koza Altın İşletmeleri'nin Dikili-Çukuralan'daki ocağında 400 metre derinliğe inerek yer altı su akışlarını kimyasallarla yönlendirdiğini, bu durumun bin yıllık ekosistemi tehdit ettiğini belirtti.
Madra’nın yeraltı su kaynaklarının sadece Bergama, Dikili, Ayvalık, Edremit gibi bölgeleri değil, Midilli Adası’nı da beslediğini belirten Erol Engel, bu yıkımın bölgeyi olduğu kadar uluslararası doğa sistemini de etkilediğini vurguladı.
Nisan ayında Kozak Yaylası’nın 3. derece doğal sit alanı ilan edildiğini söyleyen Engel, “Kararda ‘doğal silüet korunarak madencilik yapılabilir’ ibaresi yer aldı. Bu, maden şirketlerine yasal koruma kılıfı sunmak demek” ifadelerini kullandı.