13 KASIM’DA KİM HALKIN PARASININ HESABINI SORACAK?

Balıkesir’de 13 Kasım günü Büyükşehir Belediye Meclisi toplanacak.

Gündemde ne olur, kim hangi teklifi verir bilinmez ama şehrin vicdanında tek bir başlık var: Sayıştay raporu.

Bu rapor öyle sıradan bir denetim metni değil.

Satır aralarında, bir kentin alın teriyle biriken bütçesinin nasıl “parti çalışmasına” dönüştürüldüğü yazıyor.

Bir yanda yerel seçim döneminde verilen siyasi içerikli gazete ilanları…

Diğer yanda TRT’nin zaten ücretsiz yayınladığı güreş organizasyonunun yerel televizyonlara bir kez daha “parayla” yayınlatılması…

Ve Sayıştay diyor ki: “Bu giderler belediye bütçesinden karşılanmış.”

Yani bu şehirde birileri, halkın parasını kullanarak kendi siyasi reklamını yapmış.

Kimin adına? Halkın adına mı, partinin adına mı?

Bu sorunun yanıtını 13 Kasım’da Balıkesir Büyükşehir Meclisi verecek.

Eğer bu rapor meclis gündemine gelmezse, eğer tartışılmazsa, o zaman kimse bize “şeffaf yönetim” hikâyeleri anlatmasın.

Çünkü kamu parası partinin kasası değildir.

Belediye, iktidar partisinin seçim bürosu değildir.

Bir belediye başkanı görevi süresince kentin çıkarını savunmak zorundadır, partisinin değil.

Bu raporun üzeri örtülürse, sadece geçmiş dönem değil, bugünkü yönetim de aynı suskunluğun ortağı olur.

Kamu malına sahip çıkmak yalnızca bir idari görev değil, sınıfsal bir sorumluluktur.

Çünkü o paralar, vergi dairesinin kapısında sıra bekleyen emekçilerin, elektrik faturasını zor ödeyen emeklilerin, pazardan yarım kilo meyveyle dönen anaların cebinden çıktı.

Bugün Türkiye’de en büyük mesele, artık yolsuzlukların “normalleşmiş” olmasıdır.

Sayıştay raporları her yıl yayımlanıyor, aynı usulsüzlükler tekrar ediliyor, hiçbir şey değişmiyor.

Ama kimse de “neden” diye sormuyor.

Soranlar ya susturuluyor ya da hedef gösteriliyor.

Balıkesir’de halk artık bu sessizlikten bıktı.

Bu şehir, kimin ne kadar harcadığını, hangi ilan için, hangi televizyon kanalına ne kadar para aktarıldığını bilmek istiyor.

Halk bunu bilmek zorunda, çünkü o paralar halkın.

13 Kasım’da yapılacak meclis toplantısı bu kentin siyasal tarihinde bir sınavdır.

O meclis salonunda oturanlar, yalnızca partilerinin değil, halkın temsilcisidir.

Ve o gün, Sayıştay raporu gündeme alınmazsa, herkes bilsin ki Balıkesir halkı o suskunluğu not edecek.

Bu mesele sadece bir “geçmiş dönem muhasebesi” değildir.

Bu, Türkiye’de kamusal yönetim anlayışının geleceğini belirleyecek bir turnusol kâğıdıdır.

Eğer “kamunun malı kutsaldır” diyorsak, bunu sözle değil, tutumla göstermek zorundayız.

Balıkesir’in emekçileri, köylüleri, memurları, gençleri; kendi parasının hesabını sormak için belediye meclisinin kapısında durmayı bilmeli.

Çünkü siyaset sadece oy vermek değildir, hesap sormaktır.

Ahmet Akın bu cesareti gösterebilecek mi?

Yücel Yılmaz dönemindeki usulsüzlüklerin üzerine gidecek mi?

Hep beraber göreceğiz.

Baran BAKIR - Edremit Haberler