Bugun...
SON DAKİKA

Herkes Kendi Yoluna mı, Yoksa Sınıfın Yoluna mı?

 Tarih: 11-11-2025 10:36:00
Baran Bakır
Herkes Kendi Yoluna mı, Yoksa Sınıfın Yoluna mı?
 
Ahmet Uygar Toprak’ın “Bir Evrensel yazarının ya da Evrensel’in dramı” başlıklı yazısı, iddia ettiği gibi bir “trajedi” değil; aslında Türkiye solunun yıllardır yaşadığı dar grupçu körlüğün bir örneğidir.
 
Eleştirinin özü, Evrensel’in “düzenle uzlaşması” ya da “CHP’nin kuyruğuna takılması” değil; tam tersine, Evrensel’in Türkiye’de halkın ve işçi sınıfının gerçek gündemlerinden kopmayan, halkın sol sesi olmaya devam etmesidir.
Bu çizgi, bazı çevrelerin “katı, izole, vitrindeki devrimcilik” anlayışına sığmıyor olabilir. Ama sınıf mücadelesi, oturduğun yerden başkalarını “düzen solu” diye damgalamakla yürümüyor.
 
1. Evrensel’in “tutarsızlık” değil, yaşayan sınıf mücadelesi çizgisi
 
Toprak, Arap Baharı’ndan Ergenekon davalarına, laiklik tartışmalarından CHP eleştirilerine kadar uzanan uzun bir liste sunuyor. Ancak bu liste, tutarsızlık değil, somut koşullara göre sınıf eksenli bir değerlendirme yapma çabasını gösteriyor.
 
Evrensel, Libya’da, Suriye’de ya da Mısır’da yaşanan halk hareketlerini “emperyalist operasyon” deyip kestirip atmadı. Çünkü her ülkenin halkının kendi diktatörüne karşı isyan hakkı vardır.
Bu isyanların emperyalistlerce manipüle edilmesi ayrı, halkın öfkesini yok saymak ayrı şeydir. Evrensel, o dönemde bu ayrımı yaptı.
Bugün hâlâ Suriye’de, Libya’da halkın acısı dinmediyse, bunun sorumluluğu o halkları destekleyenlerde değil, onların isyanlarını sömüren emperyalistlerdedir.
 
Yani mesele, “Kaddafi mi, Clinton mı?” değil; halk mı, diktatörlük mü? sorusudur. Evrensel’in yanıtı da her zaman halktan yanadır.
 
2. Ergenekon ve “demokrasi” tartışması
 
Evet, Evrensel Ergenekon davasının ilk döneminde “askeri vesayetin tasfiyesi” ve “demokratikleşme” olasılığına dikkat çekti.
Ama aynı Evrensel, davanın Cemaat eliyle bir siyasi intikam operasyonuna dönüştüğünü gördüğü anda tutumunu değiştirdi.
Bunu inkâr etmek, gazetenin onlarca haber ve yorumunu görmezden gelmektir.
Bu, bir yanılgı değil, süreç içinde öğrenen ve halktan kopmayan bir solun olgunlaşmasıdır.
TKP gibi “tarafsızlık” adı altında seyirci kalanlar, o dönemde “AKP-Cemaat mi, ordu mu?” ikileminde halkın sesini duyamadı. Evrensel, hatalarıyla, düzeltmeleriyle, halkın yanında durdu.
 
3. Laiklik, türban, kimlik meseleleri
 
Toprak’ın alıntıladığı türban konusundaki cümle, “AKP’nin operasyonuna destek” değil, kadınların inançlarından bağımsız olarak siyasete katılma hakkının savunusudur.
Evrensel, laikliği hiçbir zaman bireylerin inanç özgürlüğünü bastıran bir anlayışa indirgemedi.
Tam tersine, laikliğin emekçi kadınların ve yoksulların özgürleşmesiyle anlamlı olacağını vurguladı.
Bu tutum, “düzenle uzlaşmak” değil, laikliği sınıfsal temelde yeniden tanımlamak demektir.
 
4. CHP, DEM ve “ittifak” tartışmaları
 
Evrensel’in ne CHP’ye ne DEM’e “kuyrukçuluk” yaptığı doğru değildir.
Evrensel, solun birliğini ve faşizme karşı geniş bir demokratik cepheyi savunmuştur.
Bu, TKP’nin dar “tek doğru biziz” anlayışından farklı olarak, sınıf mücadelesinin somut koşullarında ittifaklar kurma becerisidir.
 
Türkiye’de işçi sınıfı hareketi zayıfsa, bu zayıflığı sadece “temiz çizgi” vurgusuyla aşamayız.
Evrensel, işçi grevlerinde, kadın eylemlerinde, Kürt halkının hak mücadelesinde, çevre direnişlerinde sahada, fiilen orada oldu.
Gazetecilik ve siyaset burada birleşti.
Bu yüzden CHP’nin mitinginde işçilerle röportaj yapmak “CHP’cilik” değil, sınıfın sesini duyurmaktır.
 
5. TKP’nin “yüksekten konuşan” sekterliği
 
Toprak, yazısında defalarca “düzen partileri”, “koltuk”, “otobüs tepeleri” gibi ifadelerle küçümseyici bir dil kullanıyor.
Oysa halkın içinden, emekçilerin yaşadığı yerlerden konuşmak, “otobüs tepesinden” değil, fabrika önlerinden, direniş çadırlarından konuşmaktır.
Evrensel bunu yapıyor.
TKP ise yıllardır televizyon stüdyolarında “ahlaki üstünlük” dersi veriyor ama sokakta yok.
Sınıf mücadelesi, sadece “doğru çizgiyi ilan etmekle” değil, kitlelerle birlikte yürümekle olur.
 
6. “Dram” değil, direnişin sürekliliği
 
Toprak yazısını “Herkes kendi yoluna” diyerek bitiriyor.
Bizim cevabımız şu:
Herkes kendi yoluna değil, işçi sınıfının yoluna.
Evrensel’in yolu, sınıfın birliğini ve halkın çıkarını savunan, halkçı-demokratik bir sosyalizmin yoludur.
Bu yolda hatalar da olur, tartışmalar da. Ama bu yol, halktan kopuk sekter bir yalnızlık değil, örgütlü bir dayanışma yoludur.
 
Evrensel, sosyalist basının emek mirasının bir parçasıdır
 
Evrensel gazetesi, 1995’ten beri Türkiye’de işçi grevlerinden kadın eylemlerine, Kürt halkının hak mücadelesinden çevre direnişlerine kadar binlerce haber yapmış, gazetecileri hapse atılmış, sansür görmüş bir emekçi gazetesidir.
Bir sosyalist, bu emeği yok sayıp, sadece “CHP’ye yakınsınız”, “liberalsiniz” diyerek toptan mahkûm edemez.
 
Sosyalist gelenek, farklı eğilimlerin varlığını, tartışarak zenginleşmeyi tarihsel olarak bir güç olarak görmüştür.
Lenin, Rosa Luxemburg’a, Troçki, Buharin’e; Mihri Belli, Behice Boran’a eleştiriler yöneltmiş ama hiçbirini düşmanlaştırmamıştır.
 
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
YUKARI