Bugun...
SON DAKİKA

12 EYLÜLLÜ KARANLIKLAR DA SON BULACAK!

 Tarih: 12-09-2025 15:09:00
Erdal Yıldırım

Bundan 45 yıl önce kuvvet komutanı faşist generaller 12 Eylül 1980 tarihinde bir askeri darbe gerçekleştirip yönetime el koydular. Tıpkı 27 Mayıs 1960 ile 12 Mart 1971 ve daha sonraki darbelerde de olduğu gibi, halkın gelişen muhalefetini durdurmak, sol-sosyalist, emek cephesinin ‘özgürlük eşitlik, adalet’ mücadelesini engellemek, toplumsal hareketi zayıflatmak ve emperyalistlerle işbirlikçi komprador feodallerin çıkarlarını korumak için bu darbeyle yönetimi ele geçirdiler.
 
Faşist cuntanın başındaki Kenan Evren ve kuvvet komutanı arkadaşlarından oluşan Milli Güvenlik Konseyi(*), öncelikle sıkıyönetim ilan ederek, meclisi feshetti. Anayasa uygulamadan kaldırıldı. Siyasi partiler, sendikalar, dernekler ve meslek örgütlerinin kapılarına kilit vurulup, yöneticileri zindanlara dolduruldu. Başta toplumsal muhalefetin temel dinamikleri olan devrimciler, işçiler, köylüler, Kürtler ve Alevilere karşı büyük bir saldırı başlatıldı.
 
12 Eylül darbesi sürecinde resmi verilere göre 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.. 
98 bin kişi yasadışı örgüt üyeliği ile suçlandı. 
650 bin kişi gözaltına alınıp bunlardan 230.000 kişi yargılandı. 
14 bin kişi yurttaşlıktan çıkartılıp, 7 bin kişi hakkında idam cezası istendi.. 
517 idam kararı verildi ve 50 kişi

Faşist generaller daha önceki tüm ağa babalarının yaptıklarını fazlasıyla yinelediler. 
İlk olarak 9 Ekim 1980 de Necdet Adalı idam sehpasında ölümsüzleşti. 
Ardından 17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşı bir gece büyütüldü ve 13 Aralık 1980 tarihinde idam edildi. 

Tıpkı 1937-38 Dersim soykırımında Seyit Rıza’nın yaşının küçültülüp oğlu Reşik Hüseyin’in yaşı büyütülerek idam edilmeleri gibi. 17 yaşındaki Erdal Eren’in idam edilmesi ile ilgili tepkilere darbenin başı faşist Kenan Evren, “asmayalım da besleyelim mi?” diyor ve devrimcilere karşı olan kinini apaçık ortaya koyuyordu.  
 
300 devrimci “faili meçhul cinayetler” ile, 
171 devrimci de işkence odalarında yaşamını yitirdi. 
14 devrimci de açlık grevi direnişlerinde can verip yıldızlaştı. 
73 devrimci ağır tecritlerde, 
85 kişi de sözde çatışmalarda öldü. 
43 kişinin intihar ettiği iddia edildi. 
Binlerce sol, sosyalist, devrimci genç sakat kaldı. 

12 Eylüllü günlerden sonra on binlerce aile yerlerinden yurtlarından, yaşadıkları köy ve kentlerden yurtiçi ve dahi yurtdışı göçe zorlandı. 

1.000 kadar film yasaklandı. 
 
Darbeci generaller sıkıyönetimde dayattıkları referandumla 27 Mayıs anayasası yerine,  12 Eylül anayasasını getirdi. 

Temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıp okullarda Alevi çocukları için adeta işkenceye dönüşen “Zorunlu Din Dersleri” uygulamasını başlattılar. 

Yüzlerce Alevi köyüne zorla cami inşa ettirdiler. 
 
12 Eylül darbesi sonucunda milyonların karşı karşıya kaldığı zulüm, yaşanan yıkım ve tahribat, bugün bile halen sürmekte olan travma ile de sınırlı değil. O dönemin ülkeye, ülke halklarına en büyük kötülüğü, besleyip büyüttüğü, her koşulda desteklediği, örgütlenmelerini sağladığı gerici, şeriatçı yapılardır. Ki, günümüzde ülkeyi yöneten ve “tek millet, tek dil, tek din ve tek bayrak” sloganlarını dillerinde pelesenk eden bu zihniyet, kimi zaman 12 Eylül uygulamalarından daha olumsuz bir tabloyu sergilemektedir.
 
12 Eylülde sözde, milletin can ve mal güvenliğinin tesis edilmesi ve terörü sonlandırma iddiasıyla darbe yapanlarla günümüzde ülkeyi OHAL ve KHK’larla yönetenler aynı tornadan çıkmışlardır. 

O gün ABD’nin “yeşil kuşak” projesine hizmet edenler ki, 12 Eylül darbe gecesi ABD Dışişleri Bakanı Muskie, Başkan Carter’a: “Mr.President, Türk Ordusu’nun komuta heyeti Ankara’da yönetime el koydu, herhangi bir kaygıya gerek yok. Kimlerin müdahale etmesi gerekiyorsa onlara müdahale etti” şeklinde beyanda bulunur.  

Yine 12 Eylül için, ABD'nin istihbarat teşkilatı CIA'nin Türkiye Şefi Paul Henze'nin darbeyi dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter'a: “our boys did it“, yani “bizim çocuklar başardı” sözlerini kullanır. Son 23 yıldır ülkeyi yöneten iktidar da batılı emperyalistlerin tüm emirlerini harfiyen uygulamaktadır.
 
Bilinmelidir ki, bugünkü karanlığın, hukuksuz ortamın, gerici, şeriatçıların yaratıcısı, en büyük mimarı 12 Eylüldür. 12 Eylül Generalleridir. AKP ve çevresi 12 Eylül sayesinde ‘siyasi, hukuki, sosyal ve ekonomik” alanda gelişip büyümüş bir partidir. Bu deneyim ve benzerlikle görüyoruz ki, bugünün ve 12 Eylül uygulamaları arasında küçük bir fark bile yoktur. Hatta AKP, 12 Eylül faşist anayasasını yetersiz bulduğu için 2010 ve 2016 yıllarında 2 kez daha referandum yaptı. Bu değişiklikler de yetmediği için, ülke uzun yıllar OHAL ve KHK’larla, şimdilerde de cumhurbaşkanı KHK’ları ile yönetilmektedir.
 
Yani anlayacağımız o ki, 12 Eylüllü günler tüm anti demokratik uygulamaları, hak, hukuk, adalet ve eşitlikten uzak saldırıları ve uygulamalarıyla bugün de devam ediyor. 
 
Unutmayalım ki, insanlık tarihi, güzellik, sevgi, barış, eşitlik, adalet ve özgürlük için şanlı mücadelelerle doludur. Tarihte hiçbir kişi, padişah, hükümdar sonsuza kadar iktidarda kal(a)mamıştır. Bu gerici, şeriatçı, insan sevgisinden yoksun, barış yerine savaşı isteyen zihniyet(ler) de bir gün oturdukları, ya da gasp ettikleri o koltuklardan in(diril)ecektir.  
 
Hak, hukuk, adaletin hüküm sürdüğü, barışın, halklar arasında eşitlik ve kardeşliğin olacağı güzel günler mutlaka gelecek, halkların, toplumsal muhalif güçlerin dayanışması, mücadelesi ile Eylüllü karanlık günler de bir gün sona er(diril)ecektir. 
 
(*) Milli Güvenlik Konseyi üyeleri: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer, Jandarma Genel Komutanı Orgenaral Sedat Celasun 

Erdal YILDIRIM
12 Eylül 2025

  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
YUKARI