Bugun...
SON DAKİKA

Liyakat, Adalet ve Eşit Yurttaşlık

 Tarih: 29-07-2025 11:53:00
İsmail Pehlivan
“Milli sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz.” 23 Temmuz 1919-Erzurum Kongresi Kararı
 
Kim derdi ki, yıllardır kendisi dışındaki bütün siyasi rakiplerini, solu, sosyalistleri bölücülükle suçlayan, varlık ve meşruiyet alanını ‘beka kaygıları’ üzerinden kuran Türk milliyetçilerinin bizatihi kendisi toplumu kategorilere ayırıp bölücülük yapsın.
 
Hatırlarsınız; Devlet Bahçeli AKP ile ittifak yapıncaya kadar toplumun farklı etnik ve dinsel gruplarının zikredilmesinden fena halde rahatsız olurdu. Örneğin, memleketi Osmaniye’de AKP Genel Başkanı Erdoğan’a hitaben 2009 yılında yaptığı konuşmada, “Her gittiğin yerde ayrımcılık tohumları ekme. Sana soran yok, eden yok. 'Türkiye'de 36 etnik grup vardır' diye birer birer saymanın ne manası var?" derdi.
 
Bölücülüğün dik alası
 
Kaderin cilvesi mi, tarihin ironisi mi, feleğin çemberinden geçmek midir nedir bilmiyoruz ama Bahçeli, bölücülüğün dik alasını yaptı. Basına ve kamuoyuna önce kulis şeklinde sevgili İsmail Saymaz’ın haberiyle yansıyan, ardından doğrulanan bilgilere göre Bahçeli, bir süre önce yapılan bir parti toplantısında "Bir Cumhurbaşkanı yardımcısı Kürt, biri de Alevi olsun” dedi ve bir kez daha herkesi şaşırttı.
Çünkü, bir Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile aldatılmak, Sünni mezhepçiliğe dayalı Yeni Osmanlı Milletler Sistemi’ne razı edilmek istenen Aleviler var.
 
Bütün bir toplumsal ve siyasal alanın Sünni mezhepçilik ile kuşatıldığı, Alevilerin devletin bütün kademelerinden tasfiye edildiği, KPSS sınavlarında en yüksek puanları aldıkları halde gençlerin sözlü mülakatlarda gayet sistemli ve bilinçli politikalarla elendiği bir ülkede “seçilmiş, makbul isimler” üzerinden yeni anayasaya meşruiyet yaratılması planlanıyor.
 
Aleviler bu ince siyaset tuzaklarına düşer mi?
 
Gelen ilk açıklamalar, düşmeyecekleri yönünde…
 
Ayrımsız bir kültürel iklim
 
Örneğin, Alevi Düşünce Ocağı’nın yaptığı açıklama çok önemli.
 
“Türkiye’ye gereken bir başkan yardımcısının Alevi ya da Kürt olması değil, Alevi, Roman ya da Kürt bir vatandaşın başkanlığına engel olmayacak bir düzen, bir kültürel iklim kurmaktır. Bunun için liyakatin her alanda esas olmasını sağlamak hem gerekli hem de yeterlidir. ” (…) “İhtiyacımız, ‘hepimiz farklıyız, hepimiz eşitiz’ anlayışını benimseyen kimliklere saygılı ve bu ilkelere yönelik somut uygulamalardır. Dünyada hukukun üstün olduğu, hak ve özgürlüklerin gelişmiş olduğu ileri demokratik ülkelerde de yapılan budur. Aydınlık bir gelecek, eşitlikçi ve çoğulcu bir toplum kurmanın yolu geçmişte kalan millet sistemi değil, hukukun üstün olduğu, çoğulcu ve eşitlikçi bir demokratik toplum kurmaktır.”
 
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ise “Bizler inanç ya da etnik kimlikler üzerinden pazarlık edilen bir rejimi değil; eşit yurttaşlığa dayalı, laik ve demokratik bir Cumhuriyet istiyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
 
Kimlik üzerinden yapılmak istenen politik bölücülük, ülkemizde beka sorununu gündeme getirir. Bu korkunç tuzağa Aleviler sağır-kör bakar. Laik demokratik yaşam tarzının yarattığı iklimde yaşamayı arzulayan Alevi toplumunun örgütlü-örgütsüz büyük bir çoğunluğu; kastlaşma yaratacak kotalar, kontenjanlar değil; liyakate dayalı, adaletin tüm yurttaşlara aynı mesafede uygulandığı bir eşitlik istiyor.
 
Dil, din, ırk farklılıklarıyla bir arada, eşit yurttaşlık bilinciyle, aydınlık yarınlar kurma yolunda, adalet duygusuyla ortak bir kültüre sahip olan yurttaşlarımızı ayrıştırmak amacıyla öne sürülen tuzaklara karşı uyanık olmak zorundayız
  YORUMLAR YORUM YAP | 0 Yorum
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
  • SON YORUMLANAN HABERLER
  • SON YORUMLANAN VİDEOLAR
YUKARI